İçişleri Bakanlığı’nın operasyonları AKP içerisinde nasıl değerlendiriliyor?

İçişleri Bakanlığı’nın yasa dışı bahis çetelerinden göçmen kaçakçılarına, uyuşturucu mafyalarından uluslararası suç örgütlerine uzanan operasyonları hem AKP hem de muhalefet tarafından yakından takip ediliyor.

Bakanlık son 6 ayda uyuşturucu, yasa dışı bahis, göçmen kaçakçılığı ve organize suçlar başta olmak üzere ulusal ve uluslararası çapta çok sayıda suç örgütüne yönelik operasyon gerçekleştirdi.

Bu çeteler arasında gerek Türkiye kamuoyunda uzun süredir adından söz ettiren yapılar, gerek kırmızı bültenle aranan organize suç örgütü liderleri yer aldı.

Peki, bakanlığın operasyonları AKP içerisinde nasıl değerlendiriliyor, diğer kurumlarla nasıl bir iş birliği yürütülüyor?

BBC Türkçe’nin edindiği bilgiye göre, operasyonlar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bürokrasiye verdiği tam yetki ve merkezi talimatla başladı.

İsminin gizli kalmasını isteyen üst düzey bir hükümet yetkilisi, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği tam yetkiyle birlikte mafya, çeteler ve uyuşturucuyla mücadeleye karşı, hiçbir ajandasız mücadele edebilmek için muazzam bir motivasyon oluştu” diyor.

Yetkili, operasyonlar konusunda MİT, MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu), Maliye, Cumhurbaşkanlığı ve Savunma Bakanlığı’nın çok sıkı temas halinde olduğunu söylüyor:

“Devlet, siyasetin günlük kavgaları ve polemikleriyle zaman geçirmek yerine, kendi alanında iş yapmaya başladı. Operasyonlar konusunda hiçbir ön hesabımız yok, hiç kimseden korkumuz yok.”

Operasyonların hedef aldığı suçlardan biri de özellikle gençler arasında giderek yaygınlaşan yasa dışı bahis.

Konuyla ilgili bir haber için geçtiğimiz günlerde konuştuğumuz sivil toplum kaynakları, operasyonların İstanbul sokaklarındaki çeteleşmede gözle görünür bir etkisinin bulunduğunu, fakat yasa dışı bahisin hala yaygın olduğunu aktarıyor.

Kara para aklamak suçlamasıyla sosyal medya fenomenlerine yönelik bazı operasyonlar ise kara paranın asıl kaynaklarına ulaşmamakla eleştiriliyor.

Gri listeden çıkma hedefi

Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD) Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) kara para aklama ve terörizm finansmanına karşı tavsiyelerine “kısmen” uyum gösterdiği değerlendirilen Türkiye “gri listede” yer alıyor.

Hükümet yetkilisi, gri listeden çıkma hedefi için kara paranın üzerine gidildiğini ve ciddi bir mesafe alındığını söyleyerek, “Biz bir plan üzerinde çalışıyoruz. Bu plan doğrultusunda herkesin üzerine düşen görevler var” diyor.

FATF’ın kara parayla mücadele kriterleri arasında, “siyasi nüfuz sahibi kişiler” hakkında da bazı önleyici tedbir ve tavsiyeler yer alıyor.

Nitekim kamuoyunda bu operasyonların siyasilere ulaşıp ulaşmayacağıyla ilgili tereddütler de sıklıkla dile getiriliyor.

Hükümet yetkilisi bu konudaki amaçlarının, operasyonların “ucu nereye dokunacağı fark etmeksizin” devam etmesi olduğunu belirtiyor:

“Deliller onu gösteriyorsa, ucu siyasetçilere uzansa dahi sonuna kadar gidilecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.”

“Çetelere kimin yol verdiğini tahmin etmek zor değil”

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya gerek üslubu gerek faaliyetleri açısından sık sık bir önceki bakan Süleyman Soylu ile kıyaslanıyor.

Yerlikaya, Süleyman Soylu’nun aksine, güncel siyasetten uzak bir tarzla öne çıkıyor. Muhalefetin Yerlikaya’ya bakışında da daha ılımlı bir yaklaşım dikkat çekiyor.

TBMM’deki bütçe görüşmeleri sırasında TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık sakin geçen bütçe görüşmeleriyle ilgili, “Selefinizle aranızdaki niteliksel uçurumun kanıtı olan bu tutum nedeniyle teşekkür ederim” dedi.

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba da, “Ne kadar hırsız, mafya, dolandırıcı varsa Soylu’yla resim çektirip piyasaya çıkıyordu. Siz iyi bir başlangıç yaptınız” diye konuştu.

CHP Antalya Milletvekili Mustafa Erdem ise “Çeteleri çökertme konusundaki kararlılığınızı tebrik ediyorum ama bu çetelere kimin yol verdiğini tahmin etmek zor değil” ifadelerini kullandı.

Hükümet yetkilisi, muhalefetin de dikkat çektiği bu üslup değişikliğinin, özünde bir normalleşme hedefi de taşıdığını söylüyor:

“Hukuka ve usule uygun bir işleyişe ve normalleşmiş bir Türkiye’ye ihtiyaç vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bakanlıklar özelinde herkesin kendi işini yapmasını öngörerek bir düzenleme yaptı.”

“Bakanlıkların güncel siyasete ve polemiklere dahil olmamasını, bunun yerine işlerine odaklanmalarını istedi. Çünkü kişisel siyasi çatışmaların partiye ve Türkiye’ye bedeli oldu.”

“Cumhurbaşkanı’nın normalleşme hedefi sadece İçişleri Bakanlığı özelinde değil, dolayısıyla İçişleri Bakanlığı da merkez ya da tek değil.”

Öte yandan muhalefetten Yerlikaya’ya eleştiriler de var.

Yerlikaya’nın 18 Kasım’da AKP İzmir İl Başkanlığı ziyaretinde, “Dualarla, niyazlarla, teşkilatımızın azimli, kararlı gayretinin bereketiyle inşallah İzmir Büyükşehir’de de kazanıyoruz” dedi.

Bunun üzerine CHP’nin İçişleri Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, Yerlikaya için “parti neferi” ifadelerini kullandı:

“Sayın Yerlikaya’ya tavsiyem; önceki İçişleri Bakanı’na heveslenip siyasete dahil olmaması, tamamen atandığı görevin sorumluluklarına odaklanması.”

Sarallar operasyonu bir mesaj mıydı?

“Sarallar” grubu olarak bilinen organize suç örgütüne karşı yıllar içerisinde birçok operasyon gerçekleştirildi ve çeşitli davalar açıldı.

Haziran 2022’de düzenlenen operasyonda gözaltına alınan isimler arasında MHP Merkez Yürütme Kurulu üyesi Şahin Gürz ve MHP Şişli İlçe Başkan Yardımcısı Aziz Zengin de bulunuyordu.

İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilen Gürz, “Birden fazla kişi tarafından birlikte yağma” ve “Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma” suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderildi, sonrasında serbest bırakıldı.

Peki, bugünkü operasyonların siyasi mesaj vermek gibi bir kaygısı var mı?

14 Kasım’da 24 şüphelinin gözaltına alındığı Sarallar operasyonu üzerinden benzer bir tartışma yaşanıyor.

Hükümet yetkilisi ise örgüt liderinin yakalandığı son operasyonun MHP’ye bir ‘gözdağı’ olduğu iddiaları hakkında, “Operasyonlar, delillendirilmiş ve operasyona hazır hale gelmiş dosyalara dayanıyor” diyor:

“Bu operasyonları herhangi birine mesaj olarak düşünmemek gerekir. Operasyonlar farklı yelpazeden, her suç örgütüne karşı düzenleniyor. 6 ayda her yere operasyon çekildi.”

“Sarallar zaman zaman büyümüştür, zaman zaman devletin müdahalesi olmuştur ama çok eski, güçlü ve bilinen bir yapıdır. Çok somut yanlışları vardı, delillendirilince operasyon yapıldı.”

“3 bine yakın mahkeme kararı uygulandı”

İçişleri Bakanlığı’ndan ihraç edilen ancak sonrasında mahkemelerin “göreve iade” kararı verdiği çalışanlar, Soylu döneminde görevlerine iade edilmemişti.

Kamu Denetçiliği Kurumu’nun Aralık 2022, Ocak 2023 ve Nisan 2023’te çıkan üç farklı kararında, İçişleri Bakanlığı’nın göreve iade kararlarını yıllarca uygulamadığı belirtildi ve bakanlık, “Mahkeme kararına uyulması” yönünde uyarıldı.

Yerlikaya’nın yargı kararlarının uygulanması yönündeki talimatı sonrası, kamudan ihraç edilmiş birinci sınıf emniyet müdürleri de dahil olmak üzere çok sayıda çalışan görevlerine iade edildi.

Hükümet yetkilisi, geçmişte uygulanmayan ve rafta bekletilen binlerce mahkeme kararının artık uygulandığını söylüyor:

“Şu an mafyanın üzerine gidildiği gibi hukuka uygun davranma iddiası da var. Hukuka ve usule uygun olarak hareket ediliyor. Uygulanmayan tek bir mahkeme kararı kalmadı, şimdiye dek bakanlıkta bekletilen 3 bine yakın mahkeme kararı uygulandı.”

“Çünkü mahkeme kararlarının uygulanmadığı bir devlet yürümez. Hukuka ve usule uygun olarak hareket etmek zorundayız. Beğenmeseniz de bu kararları uygulamak zorundasınız. Siz uygulamazsanız, yarın başka bir vali de aynısını yapar.”

DEVA Milletvekili Mustafa Yeneroğlu da Temmuz 2022’de dönemin İçişleri Bakanı Soylu’ya bir soru önergesiyle bu kişilerin neden göreve iade edilmediğini sormuştu.

Süleyman Soylu, Yeneroğlu’nun soru önergesine Kasım 2022’de şu cevabı verdi:

“Bakanlığımızca idari yargı tarafından verilen kararlara; 06.01.1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28 inci maddesinde yer alan ‘Danıştay bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.’ hükmü doğrultusunda işlem tesis edilmektedir.”

Operasyonlar AKP içerisinde nasıl değerlendiriliyor?

TBMM İçişleri Komisyonu Kâtibi AKP İstanbul Milletvekili İsmail Erdem, AKP içerisinde bakanlığa ‘tam destek’ olduğunu kaydediyor.

BBC Türkçe’ye konuşan Erdem, “Hem siyaset hem bürokrasi kenetlenmiş durumda ve bir uzlaşı var. Neticede sokaktaki huzurun herkese etkisi var, herkesin de buna ihtiyacı var” diyor:

“Son dönemde özellikle mafya/çete, diğer tarafıyla uyuşturucu tacirlerine karşı devlet organlarımızın ve bakanlık yetkililerinin gece gündüz büyük bir irade koydukları açık. Çok başarılı buluyoruz.”

İçişleri Komisyonu üyesi AKP Afyonkarahisar Milletvekili Hasan Arslan da Türkiye’deki güven ortamının ‘pekiştirildiğini’ söyleyerek, “Bunlar belli bir çerçevede, belli bir program ve prosedür sonucu geliştirilen operasyonlar” ifadelerini kullanıyor.

“Bunun bedelini ödetiriz diyenler var”

Haberde isminin yer almasını istemeyen bir başka AKP’li yetkili, İçişleri Bakanlığı’na düzenlenen saldırıyı hatırlatarak, Bakan Yerlikaya’nın “açık hedefte” olduğunu değerlendiriyor.

“Bakanlık saldırısına dair çok ciddi ve endişe verici duyumlarımız var. Yerlikaya’ya bir gözdağıydı fakat boyun eğmediler” ifadelerini kullanıyor.

Milletvekili İsmail Erdem de çetelere ve mafyaya dönük operasyonların kimi tehditleri de beraberinde getirdiğini söylüyor:

“Ateşi söndürmek için üzerine gittiğiniz zaman, bazen rüzgâr ateşi size yönlendirebilir. Böyle rüzgârlı havalarda, meydanlarda ateş yakmak tehlikelidir.”

“İllegal örgütlerin üzerine her gidişin bir bedeli vardır. Tehditler de vardır, şantajlar da vardır. ‘Yarın bir gün biz size bunun bedelini ödetiriz’ diyenler de var. Devlet erki o sorumluluğu alarak bu elbiseyi giydi.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir